9 Ağustos 2016 Salı

TÜRK ABD İLİŞKİLERİNDE DÖNÜM NOKTALARI

TÜRK ABD İLİŞKİLERİNDE DÖNÜM NOKTALARI
"Çekiç güç köklü bir çıban gibi!.. Çıbanın başını keskin bir bıçakla kesebilirsiniz, ama kökünü çıkaramazsınız. Çıkarmaya kalktığınızda nelerle karşılaşacağınız bilinmez!" 22 Ocak 1993 ekranlarda böyle dedi. 

Konu, İncirlik Üssü'nün, bizim iznimiz dışında kullanılmasının yarattığı tepki olmalıydı. Son birkaç ay içinde ve özellikle son günlerde, Çekiç Güç sözleşmelere aykırı olarak, Türkiye'nin bilgisi dışındaki uçuşlarla kamuoyunun ilgi odağı oluyordu. Demirel, o gün Genelkurmay Başkanıyla da konuştu. İncirlik Üssü'nün Türkiye'nin iradesi ve bilgisi dışında kullanılması da ilk kez olmuyordu. 


1. 1958'de Lübnan olayları sırasında, ABD Deniz Piyadeleri İncirlik üzerinden Lübnan'a aktarılmıştı 
2. U2 Casus uçakları olayı, 
3. Körfez Savaşı sırasında ABD uçaklarının İncirlik Üssü'nü kullanmaları 


1993de Demirel'in, büyükelçilerle yapılan toplantıdan çıkışta "Çekiç Güç korkuluk değil ya! Oraya getirildiğine göre, geliş amacına uygun çalışacaktır, ne yapacağını biliyorsunuz demektir. Buna baştan izin vermişsiniz! Biz izin vermezdik." diyerek ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'a yanıt veriyordu. İşin aslı Çekiç Güç'ün ABD'li komutanı, ne kural, ne de Türk hükümetini dinliyordu.. Demirel, Çekiç Güç'e çıban diyerek bir başka dönemin kapısını mı açıyordu? 


BU BİR DÖNÜM NOKTASI MIYDI? 

Gerçekte Çekiç Güç, Türkiye'deki ABD varlığının çıban başıydı . Aslolan o çıbanı kurutmaktı.. Daha sonra Demirel Karadeniz İşbirliği Toplantısı'nda "Ülkeler" dedi, "tek başlarına kavgasını veremedikleri bir dünyaya karşı güçlerini birleştirerek mücadeleye yönelmelidirler." 
***
1964 yılına dönelim: 22-23 Aralık 1963. Rumlar, EOKA desteğiyle Türkleri katlediyor .. ABD'nin oyalayıcı arabuluculukları sonuç vermiyor. İsmet İnönü başbakan ve soruna çözüm arayan Londra Konferansı sonuçsuz bitiyor. Türkiye, 1964'ün Haziran ayı başlarında Kıbrıs'a çıkmaya karar veriyor Başkan Johnson’un ünlü mektubuyla bu girişim durduruluyor..

Kısa zaman sonra Amerika Türkiye'de İsmet İnönü'nün yerini alacak bir başbakan aramaya başlıyor ..General Porter diye bir Amerikalı general Ankara'ya bizzat Başkan Johnson tarafından gönderiliyor. Görevi, İsmet Paşa'nın 'hayır' dediği birtakım teklifleri, Türkiye adına kabul edebilecek bir başbakan bulmak... General Porter'in gelişi günlerinde ClA ajanları da Türkiye'de bir anket yapıyorlar..." Metin Toker'e göre aranan, ABD'ye "evet" diyecek bir aday! Aday bulunuyor. , 1965'den beri siyaset sahnesindeki Süleyman Demirel başa geçiyor. Ve işte 22 Ocak 1993 akşamı, Çekiç Güç'e, "Çıban Başı" diyen de işte bu Demirel...

ABD tarafından seçilmiş Demirel, ABD'nin buna benzer başka davranışlarına birçok kez de tepki gösteriyor .. 12 Mart'lar ve 12 Eylül'ler de…. U 2 , Haşhaş meselesinde...


Prof. Dr. İdris Küçükömer, 15 Şubat 1970 tarihli Milliyet Gazetesindeki bir yazısında : «Demirel, kendine özgü deneyleriyle yeni bir denge kurmaya çalıştığında, emperyalizmin bazı sahalardaki oyunlarıyla uyuşmaz bir pratiğe girmiştir. Şimdi Demirel'in ayağının altındaki toprak kaymaktadır.» diye yazıyor

Özeti: ABD oyunun, ancak kendi koyduğu kurallara göre oynanmasını ister. Kural Dışına çıkan oyundan atılır. Demirel iki kez atılmıştır oyundan. Başka olaylar da var, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonunda ambargo ile cezalandırıldık. " anti amerikanizm çığ gibi büyüyordu Halk ABD yanlılarını satılmış, kendine yabancı kişiler olarak görüyordu. Türkiye birçok elin müdahalesiyle toplum bir anda kaosun içine düştü ve öteden beri kaşınan sağ-sol ayırımcılığına eklenen alevi-sünni ayrımıyla debelendi durdu.. Sonuç Türkiye 12 Eylül kıskacındaydı..

Darbe sonrası başa geçen Özal, "ABD, dünyanın sorumluluğunu üzerinde taşıyor, taşıyacak" demişti Bu bakış teslimiyetçi beyinler yetiştirmiştir. Onlar göre ABD'ye karşı çıkmak imkansızdır yanlıştır. Çünkü bağımlılığımız tehlikeye girer. İşte bu nedenle, ABD, Türkiye'yi 'oltadaki balık' gibi görmektedir O nedenle ünlü mektubunda Rockefeller , "Oltadaki balığın yeme ihtiyacı yoktur.” demiştir.

Eğer biz, ABD'nin Ortadoğu'daki çıkarlarının bekçisi olma yerine, ABD'nin o çıkarlarına karşı, ulusal çıkarlarımızı göz önüne alarak bir siyasa saptamış olsaydık, ABD'ye böylesine bağımlı kalmaz... Oltadaki balığa dönmezdik! 


Oltada Balık Türkiye 

Emin Değer’den derleme

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder