10 Ocak 2014 Cuma

Gerçekçi Olalım!

Gerçekçi olalım. Bu seçim kanunuyla demokratik bir ülke olmak, en azından halkımızın bu sosyal-ekonomik-kültürel yapısı içinde mümkün mü? Değil. Anayasa değişmeli mi? Şart! Özgürlük ve İnsan haklarını ön plana çıkaracak, gelen iktidarların kafasına estiği gibi değiştiremeyeceği vizyoner bir anayasa mı olmalı? Evet! Bilişim çağına ayak uydurmamız, bekamız için gerekli mi? Aksi ne mümkün! Yasama, TBMM görevi mi? Yess! Baraj ne?%10. %10’u geçebilecek kaç parti var? 3. Diğerlerine verilecek oylar? Karşılığı yok. Direk diğer partilere dağıldı gitti; hatta tam tersi. Tercih etmediğine yaradı. Yani, temsil edilebilir misin TBMM’de? Tabiki hayır. İktidarda özgürlükçü, insancıl, demokrat, ülkeyi geleceğe hazırlayan; gerçekçi, vizyoner ideallere görürecek, yurtsever, kişisel çıkarlarından vazgeçmiş insanların yönettiği bir parti mi var? Yooo. 50’lerden sonra gelmedi mi yoksa? Hiç! Dünyanın en yaratıcı eylemlerini yapsak, söylemlerimiz değerlendirilir mi? No comment! Pekiiii sürekli bu eylemleri yapabilir miyiz? Tabiki. İşe yarar mı? Beeelki. Eee naapcaz hocam tıkandık kaldık? Dursak da bir, yatsak da, tencere tava çalsak da... Başımızı önümüze eğip, düşüneceğiz. Bu 3 partiden hangisi seçim kanununu değiştirmekten, çoğulcu bir anayasa yapmaktan, demokrasiden, insan haklarından, özgürlükten sözediyorsa, işte o partinin sandığına, kıçımızı bir zahmet kaldırıp, zarfı sallamaktan başka çare yooook! Bırakın artık “Düşüncelerimi temsil eden bir parti olmadığı” ayaklarını hatta geyiklerini de aksiyon alın ve çevrenizi uyarın. Oy kullansınlar olabilecek en iyi partiye. İsveç’te yaşamıyoruz sonuçta. Daha çok çalışmamız, daha çok üretmemiz ve daha çok farklılık yaratmamız gerek. En azından şu şeçimlerde şımarıklığımız yüzünden artık zaman kaybetmeyelim...Bakın 60 yılımız uçtu gitti...

25-6-2013
İstanbul

Ali Özgür Bozkurt