8 Eylül 2013 Pazar

2020 Olimpiyat Seçmeleri

Derdimiz video sunumumuzda türbanlı, kara çarşaflı kadınları, ak sakallı dedeleri de göstermek değil ki bizim. Rihanna’nın güzel şarkısı yerine, bizim ülkemizin değerli sanatçılarından Erkan Oğur’un bir bestesi olsaydı daha şık olurdu tabi. Ancak bunlar populist ve bir nevi bölücü söylemler olduğu için ciddiye almıyorum. Bu olayı bile siz-biz kavgasına dönüştürürseniz, gerçekler yerine her zaman ki gibi geyik muhabbetine dönüştürürüz tartışmaları. Derdimiz “Nasip değilmiş, olimpiyatlarda daha başarılı olmamız gerekir, bu siyasi bir karar” gibi zihniyetlerdir. Öncelikle bilimsel olarak olimpiyatlara hazır olmadığımızı kabul edelim. Acelemiz olmadığını bilmek, bu organizayonun alltından kalkmak için daha çok çalışmamız gerektiğini kabul etmek; eksiklikleri ortaya koyup; gerçekçi bir planlama yaparak, ciddiyetle takibini yapmak ve gerçekleştirmek gerekir. Ciddi devletler olaya bu şekilde yaklaşırlar. Artık sıkıldım göz göre göre yenilgiler yaşayıp, hiçbir önlem almadan önümüzdeki maçlara bakma zihniyetinden.

Kendimizi hep dev aynasında izleyip hayıflanmayalım. Bu gerçeği öncelikle kabul edelim. Kazara acaba verirler mi dedim. Verirlerse sevinecektim ama aklım değil; duygularımdı sığındığım. Zaten Tokyo’yu farklı bir yere koy da; Madrid kadar bile hazır değiliz. Bak metro ağına, bak spor alanlarımıza, bak uluslararası başarılara... Hiçbir şey göremezsin. Aklı başında hiçbir komiteyi havada ve altı boş planlamalarla kandıramazsın. Adamlar da utana sıkıla Tokyo’ya böyle verirler. Konumu, güzelliği, zengin kültürel mozayiği, yemekleri ve herşeyiyle doğru seçim tabiki Türkiye olmalı; ancak on yıllardır süren yönetim ve siyasi zaaflarımız nedeniyle alamadık; bu saaten sonra alırsak da siyasi bir karar olur.

Ne mi yapmalı? Öncelikle ilk okuldan başlayarak öğrencilere spor sevgisi aşılanmalı ve bir eğitim revizyonuyla spor bilinci yükseltilmeli ülkemizde. Komik gelebilir ama hafta da 1 saat beden eğitimi dersiyle buradan hiç bir şey çıkmaz. Hedef her spor dalında 1.ler yetiştirmek olmamalı, spor bilincini aşılamak olmalı... Önce kazanmayı ve kaybetmeyi öğrenmeliyiz. Başarı, 76 milyonluk ülkemizde zaten kendiliğinden gelecektir. Yurdun her ilinde, her sporun yapılabileceği alanlar ve kompleksler oluşturulmalı ve İstanbul’da planlanan tüm yatırımlar gerçekleştirilmeli. Sorunlara bilimsel bakış açısıyla yaklaşmadan sürdürülebilir hiçbir iyileşme sağlayamazsın. Ancak her zamanki gibi kendini ve okumayan, sorgulamayan ve hak aramayan güzel ülke insanımızı kandırırsın. Yöneticiler bunu nasıl görmezler, nereye kadar bu şekilde devam edebileceklerini sanırlar, aklım almıyor...

Ali Özgür Bozkurt

07-09-2013